Kanser | Konular | Kitaplar

Prostatın tamamen çıkarılması ne tür riskler taşımaktadır?

Prostatı tamamen çıkarılanların bazıları ameliyat sonrası ıkınma veya zorlanma esnasında idrar kaçırmaktadırlar, ancak iki yıl içerisinde bu yakınma giderek azalmaktadır. Bu ameliyat esnasında prostatın her iki tarafından erkeklik organına (penise) giden damar ve sinirler hasar görebileceğinden ameliyat sonrası peniste sertleşme sorunu ortaya çıkabilmektedir. Ancak ameliyat esnasında bu damar ve sinirler korunabilirse, hastanın yaşı çok ileri değilse ve ameliyat öncesi sertleşme sorunu yoksa sertleşme sorunu görülmemektedir. Cinsel yaşantısının devamı için sertleşme korunsa bile prostat tamamen çıkarıldığından boşalma esnasında meni gelmemektedir. Ameliyat sonrası herhangibir nedenle sertleşme sorunu devam edenlerde başka tedavi yöntemleri ile bu sorun kesin giderilmektedir.
Prostat ile sınırlı kanseri olanların tedavisinde bir diğer seçenek radyoterapidir. Radyoterapi ile prostata vücut dışından ışın uygulanarak kanser hücrelerinin ölmesi sağlanmaktadır. Radyoterapi sonrasında da peniste sertleşme sorunu ortaya çıkabilmektedir. Bunun yanı sıra sık ve ağrılı idrar yapmak, makatta iltihap ve nadiren mesanede kanser görülebilmektedir. Bazı seçilmiş hastalarda radyoaktif ışın yayan maddeler prostat içerisine yerleştirilerek (kriyoterapi) prostat kanseri tedavi edilmektedir.
PSA yüksekliği ile biyopsi alınarak tanı konulan herhangibir yakınmaya yol açmamış prostat kanserlerinin bir kısmında hastalığın klinik olarak önemsiz olacağı düşünülerek düşük riskli prostat kanserlilerde aktif tedavi uygulamak ve hastaları tedavinin yan etkilerine gereksiz yere maruz bırakmamak için düzenli aralıklarla PSA ölçümü ve parmakla prostat muayenesi yaparak, gerektiğinde prostat biyopsisi alarak takip edilebilir. Tekrarlanan biyopsilerde hastalığın ilerlediğine ait kanıtlar elde edildiğinde aktif tedaviye geçilebilir. Bu aşamada cerrahi olarak prostat tamamen çıkarılabilir veya radyoterapi uygulanabilir. Bu şekilde hastaların önemli bir kısmı tedavi olmaksızın yaşamlarına devam etmektedirler. Bu seçenek hastaya çok iyi anlatılmalıdır ve düzenli kontrollere gelebilecekler için önerilmelidir.
Benzer şekilde sadece PSA yüksekliği ile tanı konulan ileri yaşlardaki düşük riskli prostat kanserlilerde ciddi başka hastalıkları bulunuyorsa, bu kanserin yavaş ilerleyeceği düşünülerek, prostat kanserinin tedavisi göz ardı edilebilir.
Lokal olarak yayılmış prostat kanserlerinde tedavi seçenekleri arasında cerrahi olarak prostat ve çevresindeki dokuların geniş bir şekilde çıkarılması veya prostata dışardan radyoterapi uygulanması bulunmakla birlikte bugün için daha çok hormon tedavisi ile birlikte radyoterapi uygulanması daha çok tercih edilmektedir.
Diğer organlara yayılmış (metastaz yapmış) prostat kanserlerinde ilk tedavi seçeneği hormonal tedavidir. Hormonal tedavide amaç prostat üzerine etkisi çok iyi bilinen erkeklik hormonu testosteronun vücuttaki üretimini ortadan kaldırmak ve baskılamaktır. Hormonal tedavinin en basit ve etkili şekli testosteronun temel üretim merkezi olan her iki erbezinin (testisin) ameliyatla çıkarılmasıdır. Bazı hastalar kötü vücut imajı yaratacağı korkusu ile bu girişime sıcak bakmamaktadırlar. Bu durumda bir başka seçenek erbezlerinden testosteron salgılanmasını baskılayan iğne tedavisidir. İğnelerin üç aylık depo formları bulunmaktadır ve her üç ayda bir göbek çevresine uygulanmaktadır. İğnelerin ilk uygulandıklarında görülen testosteronu geçici artırıcı etkilerini baskılamak için başlangıçta bir ay süre ile antiandrojen olarak adlandırılan bir hap ile birlikte kullanılmalıdır. Antiandrojenler böbrek üstü bezinden salgılanan az miktardaki zayıf hormonları da baskılamaktadır. Durumu ciddi ağır hastalarda iğne ile birlikte veya testisin çıkarılması ameliyatı sonrası antiandrojenler sürekli (maksimal androjen blokajı) verilebilir.
Hormonal tedavinin ne türlü yan etkileri bulunmaktadır? Hormonal tedavi ile birlikte görülen en sık yan etki sıcak basması ve terleme nöbetleridir. Yaşam kalitesini önemli ölçüde olumsuz etkilediğinde ek tedaviler ile bu istenmeyen etki önlenebilir veya en azından şiddeti ve sıklığı azaltılabilir. Peniste sertleşme sorunu ve cinsel isteksizlik hromonal tedavinin kaçınılmaz bir sonucudur. Bunlar dışında hormonal tedavi ile kemiklerde erime (osteoporoz) görülmektedir. Kemik metastazlarına kemik erimesi de eklendiğinde hormonal tedavi uygulanan prostat kanserlilerde kemiklerin ciddi tehlike içinde olduğu görülmektedir. Bu durumdaki hastalar için kemikteki ağrı ve kırık riskini azaltmak için tedaviye kemikleri güçlendirici iğne tedavisi eklenmektedir. Hormonal tedavi ile vücutta yağlanma ve şeker hastalığı (metabolik sendrom) riski ortaya çıkmaktadır.
Hormonal tedavi prostat kanserinin kesin tedavi yöntemimidir? Hormonal tedavi prostatın erken dönemlerinde uygulanan cerrahi olarak prostatın tamamen çıkarılması veya radyoterapi uygulanması gibi kesin tedavi yöntemi değildir. Hormonal tedavi ile hastaların % 40 ında gerilemekte ve bir diğer % 40 ında gerilemese bile ilerlemesi durmaktadır.
Hormonal tedaviye ömür boyu devam edecekmiyim? Diğer organlara yayılmış prostat kanserlilerde uygulanan hormonal tedaviye ortalama 2 yıl sonra direnç gelişmektedir. Testosteron düzeyinin istenildiği şekilde çok düşük olmasına rağmen ard arda üç ölçümde PSA düzeyinin giderek yükselmesi hormonal tedaviye direnç geliştiğinin bir kanıtıdır.
Hormonal tedaviye direnç geliştiğinde ne olacak? Bu durumda sadece üç aylık iğne yapılıyorsa tedaviye bir antiandrojen eklenebilir veya her ikisini birlikte alıyorsa antiandrojen kesilebilir veya antiandrojen değiştirilebilir. Tüm bu girişimlere yanıt alınamadığında ise sistemik kemoterapiye başlanmalıdır.

Konular